Pazartesi , 29 Nisan 2024
HABERLER
ANASAYFA / Benim Köşem / TENEKE KUTU İMALATINDA ÜÇÜNCÜ NESİL ‘‘TEKSAN TENEKE KUTU

TENEKE KUTU İMALATINDA ÜÇÜNCÜ NESİL ‘‘TEKSAN TENEKE KUTU

GÖKHAN AKTAŞ - ZEYNEP AKTAŞ GENEL KOORDİNATÖR

TENEKE KUTU İMALATINDA ÜÇÜNCÜ NESİL ‘‘TEKSAN TENEKE KUTU
50 senelik deneyim, aile geleneği ve küçük firma esnekliğini bir arada sağlamak kolay bir iş degil. Ancak, biz her gün bunu yapıyoruz.Teksan'ın abi kardeş olarak üçüncü neslini temsil eden bizler, emektar çalışma arkadaşlarımızla beraber, müşterilerimizin artan beklentilerini karşılamak için çok çalışıyoruz. Bizi bazen yuvarlak bir çikolata veya şekerleme kutusu üretirken, bazen de bir çay veya promosyon kutusu kalıplarını yaparken bulabilirsiniz. Kimi günler bir rengin doğru tonunu yakalamak için saatlerce uğraşırken, kimi günlerde kabartma yüksekliğini biraz daha artırmak için makinelerimizi limitlerine kadar zorluyoruz. Hep daha fazlası için çabalıyor ve müsterilerimizle sürekli diyalog halinde olup, işbirliği yapıyoruz.

Hikayemiz:
Büyükbabamız Adem Aktaş, çalışma hayatına dönemin büyük firmalarında muhasebeci olarak başlamıstı. 1957’de kendi muhasebe bürosu Ak-İş Muhasebe'yi kurmuştu. Gündüzleri Mensucat Santral’deki işine devam edip, geceleri de kendi bürosunda çalışıyordu. Bir süre sonra isinden ayrılıp bütün zamanını kendi şirketine ayırmaya baslamıstı. Ak-İi Muhasebe 90'ların başına kadar faal kalıp, sonrasında teneke kutu işine yogunlaşmak için kapatılacaktı. Müşterilerinden biri olan Münir Akkoyun, çesitli firmalarda çalıştıktan sonra 1964'de kendi firmasını kuran bir teneke kutu ustasıydı.
Kendisinin müşterileri vardı ancak işi büyütmek için sermayesi yoktu. Bir süre görüştükten sonra Adem Aktaş, bankadan kredi alıp, Münir Akkoyun ile ortak olmuş ve Amir Teneke Kutu Sanayi 1968'de Türkiye'nin o dönemki metal ambalaj merkezi Eminönü'nde kurulmuştu. Ailemizin sektöre girişi olan Amir, ismini de ortakların isimlerinin birleşiminden almıştı. Amir Teneke Kutu Sanayi: Amir, bir iş hanının 150 m2'lik bodrumunda
faaliyet gösteriyordu ve aşağı yukarı 15 çalışanı bulunan bir üretim hattı vardı. Bodrum katta olduğu için, hammadde geldiğinde,
çalışanlar hanın girişinden alt kattaki dükkana kadar sıralanıp, elden ele taşırlardı.Birkaç basit makine bulunan üretim hattında boyadan, oto macuna
ve hatta süt tozuna kadar çok çeşitli sektörlere kutu üretiliyordu.

Amir'in ilk senesinde dönemin en büyük boya fabrikalarından biri olan ÇBS ile çalışılmaya başlanmıstı. Bu çok büyük bir adımdı ve ÇBS ile uzun seneler çalışılacaktı. Birkaç sene sonra iki ortak arasında anlaşmazlıklar çıkmaya baslamıştı. Munir Akkoyun, hisselerini Adem Aktaş’a satıp, beraber çalıştığı oğlu ile şirketten ayrılmıstı. Yakınlarda bir dükkan açıp ve yeni makineler alıp çalışmaya devam etmişti.


Teksan Teneke Kutu:
Büyükbabamızın hayalinde küçük ve orta ölçekli üreticilerin bir araya geldiği bir kooperatif vardı. Hammadde alımı, baskı tesisi kurma, iş paylaşımı ve hatta arsa alıp fabrika inşa etmek gibi işleri beraber yapabileceklerdi. Sektörden tanıdığı bazı kişiler de bunun bir parçası olmak istemiş ve 1975'de Teksankop Istanbul Teneke, Teneke Kutu ve Ambalaj Kooperatifi kurulmuştu. Bu aynı zamanda Teksan'ın temelini oluşturacaktı. Sektör adına çok büyük bir gelişmeydi ve ilk olarak Çaykur ihalesine girilmişti. Adetler yüksek, koşullar zor ve de düşük olan fiyat ihale süresi boyunca sabitti. İhale kazanılmış ama kooperatif üyeleri fikir değiştirmişti. Projeye girmek istemiyorlardı. Adem Aktaş kutuları üretebilmek için üyelerden
Şaban Şilan ile 1976’da ortaklaşa Teksan'ı kurup, kooperatif çatısı altında üretime hazırlanmışlardı. Ancak üretim başlamadan hammadde fiyatları ciddi şekilde yükselmişti. Şaban Şilan ve kooperatifin müdürü fiyatlarla ilgili görüşmek ve destek almak için Ereğli Demir Çelik’e gitmiş fakat dönüş yolunda bir kaza geçirip vefat etmişlerdi. Çok zor bir baslangıç olmuştu. Hammadde fiyatlarının artışı ile ihalede çok ciddi zarar etmeye baslamıştık. Herhalde ekonomik anlamda geçirdiğimiz en zor dönemdi. Ailemizin neredeyse bütün bireyleri destek olmak için üretimde çalışıp, ihaleyi bitirmemize yardım etmişlerdi.

Sonrası:
İhale sonrasında Teksan faaliyetini durdurmuştu ve Amir de Teksan'ın dükkanına taşınmıstı. Ekibimiz kuvvetliydi ama olanların üstesinden gelebilmek için zamana ihtiyaç vardı. 1980’lerde büyükbabamızın kardeşi Kazım Aktaş ve ileride üretim müdürü olacak yeğeni Ilker Aktaş da 1970'lerde şirkete katılmıştı.

Geçis Dönemi:
Halamız Tülhan Atılgan, muhasebe ve finansla ugraşırken, babamız İlhan Aktaş da hem üretim hem de satışla ilgileniyordu. 1987 Teksan için önemli bir seneydi. İlk baskı hattımız alınmıştı. Yerimiz yetmediği için, İstanbul'un Anadolu yakasında bir bina kiralanmıştı ve işi bilen yeni personel şirkete alınmıştı. 5 senelik bir süre içerisinde de bütün üretim bu binaya taşınacaktı. En son olarak muhasebe bürosu da kapatılıp, Karaköy'deki ofis yeni binaya taşınmıstı. Küçük halamız Nilhan Aktas ise 10 sene boyunca Bag- Kur'da çalıştıktan sonra şirkete katılmıştı. Her şey yolundaydı. Siparişler artıyor ve kapasite artırılıyordu. Kendimiz dışında başka üreticilere de fason baskı yapıyorduk ve işin bu kısmı babamız Ilhan Aktaş’ın çok hosuna gitmişti. Artan talebi karşılamak için 1990'ların sonunda bir lak hattı ve bir baskı hattı satın alınmıştı. İsler birkaç sene daha iyi gittikten sonra ne yazık ki 2001 krizi çıktı. Aynı dönemde hem en büyük müsterimiz maddi sıkıntıya girmiş, hem de plastik ambalaj, bizim pazarımızdan ciddi sekilde
pay almaya başlamıstı. Maddi kaybımız çok büyüktü. Önümüzdeki seneler işlerin yavaşlaması ve rekabetin kızışmasıyla çok sıkıntılı geçecekti.

Torunlar: İlhan Aktaş’ın iki çocugundan büyügü olan ben Gökhan, yurtdışında satış müdürlüğü yapıyordum. Ağustos 2005'de bir Cumartesi günü Türkiye'ye geri dönüş yapıp, Pazartesi günü Teksan'da işbası yapmıştım. Kız kardesim Zeynep ise bir sene sonra, Sistem Mühendisligi'nden mezun olup, şirkete girmişti. O daha çok tasarım ve ofset baskı ile ilgilenirken, ben de satışları artırmaya çalısıp, Avrupa pazarına girmeye çalışıyordum. Tam bir sene uğraştıktan sonra ilk ihracatımızı Romanya'ya yapmıştık. Daha sonra yurtdışı siparisşeri birer birer gelmeye basladı. İhracat yavaş büyüyordu
ama umut vericiydi. 2008’deki global kriz ile beraber işler bir anda durmuştu. Krizin etkilerini silmek için sonraki birkaç sene gece gündüz çalısmamız gerekmişti. Küresel ekonominin artık eskisi gibi olmayacağını da anlamıştık.

Hızlı büyüyen yerine, kriz atlatabilen bir sirket olmak bizim için daha önemli bir hale gelmişti. Bunu hedefimiz haline getirdik. Bugün hem çok çeşitli hem de her büyüklükte müsterimiz var. Ürünlerimizi 30'dan fazla ülkeye yolluyoruz. Ürettiğimiz kutular hem yerel hem uluslararası ödüller alıyor. Bazı makinelerimizi kendimiz üretiyoruz. Hala zorlandığımız şeyler karşımıza çıkıyor ancak biz zoru seviyoruz. Bu sayede kendimizi gelistirebiliyoruz.




 

0 YORUM

YORUM YAPIN

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER BAŞLIKLAR